Cinsel yönelimi nedeniyle babası tarafından öldürülen Ahmet Yıldız’ın davası, cinayetin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen sonuçlanmadı. Dava, 25 Aralık 2025 Perşembe günü saat 11.35’te İstanbul Anadolu Adliyesi 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
2008 yılında işlenen cinayetin faili aradan 17 yıl geçmesine rağmen hâlâ yakalanmadı. Yargı sürecinde bugüne kadar onlarca savcı ve hâkim değişmesine karşın dosyada kayda değer bir ilerleme sağlanamadı. Hukukçular ve hak savunucuları, davanın açık biçimde zaman aşımı riskiyle karşı karşıya bırakıldığına dikkat çekiyor. Bu durumun, LGBTİ+’lara yönelik nefret suçlarında cezasızlık politikasının en çarpıcı örneklerinden biri olduğu vurgulanıyor.
“Etkili ve şeffaf bir yargılama yürütülmedi”
HEVİ LGBTİ+ Derneği, 2015 yılından bu yana Ahmet Yıldız davasını takip ettiğini belirterek yargı sürecine ilişkin eleştirilerini kamuoyuyla paylaştı. Dernek, yargılamanın etkin, şeffaf ve gecikmeksizin yürütülmediğini; failin yakalanması için gerekli adımların atılmadığını ifade etti.
Derneğin talepleri arasında:
- Failin ya da faillerin derhâl yakalanması,
- Cinayetin nefret suçu kapsamında değerlendirilmesi,
- Yargılamanın etkin, şeffaf ve gecikmeksizin yürütülmesi yer alıyor.
HEVİ LGBTİ+ Derneği, Ahmet Yıldız davasının yalnızca bireysel bir yaşam hakkı ihlali olmadığına dikkat çekiyor. Dosyanın, Türkiye’de LGBTİ+’ların yaşam hakkı, güvenliği ve adalete erişimi açısından tarihsel ve sembolik bir nitelik taşıdığı belirtiliyor. Hak örgütleri, bu nedenle davanın izlenmesinin ve kamuoyunda görünür kılınmasının hayati önemde olduğunu vurguluyor.
Hak savunucularına izleme çağrısı
HEVİ LGBTİ+ Derneği; insan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütlerini, baroları, meslek odalarını, sendikaları, siyasi parti temsilcilerini ve tüm hak savunucularını davayı izlemeye çağırdı. Ayrıca, 25 Aralık’a kadar #AhmetYıldızaAdalet etiketiyle sosyal medya paylaşımları yapılarak sürecin görünürlüğünün artırılması talep etti.
Davanın kısa özeti
Ahmet Yıldız, LGBTİ+ kimliği nedeniyle ailesi tarafından reddedildi, açık ölüm tehditleri aldı ve bu tehditleri resmi makamlarla paylaşmasına rağmen korunmadı. 15 Temmuz 2008 tarihinde babası tarafından öldürüldü. Cinayetten yaklaşık üç buçuk ay sonra yakalama kararı çıkarıldı; fail bu süre içinde yurtdışına kaçtı. Kırmızı bülten ise ancak 2011 yılında düzenlendi.
Yargılama sürecinde aile bireylerinin uzun süre ifadeye çağrılmaması, tanık beyanlarının yıllar sonra alınması ve soruşturmanın etkin yürütülmemesi dosyada ciddi ihmaller zinciri oluşturdu.
Müdahillik başvuruları reddedildi
Dava sürecine çok sayıda sivil toplum ve hukuk kurumu müdahillik başvurusunda bulunmuş; ancak HEVİ LGBTİ+, KAOS GL, SPoD, Lambdaİstanbul, Uluslararası Af Örgütü, TİP LGBTİ+ Komisyonu, EHP ile Ankara ve Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezlerinin başvuruları reddedilmiştir. Bu retler, sivil toplumun adalet arayışına katılımının sistematik biçimde sınırlandırıldığını göstermektedir.