“Gerçeği görüyoruz! Anayasa değişikliğine HAYIR diyoruz!

Siyaset sahnesi bugünlerde oldukça bilindik ama bir o kadar da tekinsiz konusuyla meşgul yine; Anayasa değişikliği. Evet, bilindik bir gündem ancak bu sefer oldukça tehlikeli ve endişe verici.  Yaşamı, varoluşu ve özgürlüğü hedefine koymuş, yok edici bir arzuya sahip bu değişiklik talebi yine bilindik bir yöntemi kullanıyor: Toplumun bir kesimini diğerinin karşısında açık, çıplak ve savunmasız kılarak eşitsiz ve hiyerarşik bir biçimde ikiye bölüyor. 

İktidarın “aileyi korumak” bahanesiyle kutuplaştırmayı artırmak ve toplumun korkularını harekete geçirerek oy devşirmek için araçsallaştırdığı bu anayasa değişikliği teklifi kadınları ve LGBTİ+’ları hedef alıyor. LGBTİ+ yurttaşları “sapkın” olarak nitelendirirken başörtülü kadınlarla LGBTİ+’ları karşıt konumlandırıyor. Kadınlar arasında ise “başörtülü-başı açık” ayrımı yaparak, toplumda nefret ve kutuplaşmayı anayasal düzleme çekmeyi amaçlıyor. Üstelik bu nefreti ve ayrıştırmayı, ailenin korunması ve inanç özgürlüğü üzerinden tartışmaya açarak son derece sinsice yapıyor!

Kuklayı değil kuklacıyı görüyoruz! Birbirimize düşmüyoruz!

“Aile”nin korunması ile ilgili maddenin, LGBTİ+ yurttaşları “sapkın” diye nitelendirerek ve aileye “tehdit” oldukları ifade edilerek değiştirilmesi öneriliyor. Bu ifadenin Anayasaya girmesi, Anayasa eliyle LGBTİ+’lara yönelik nefretin meşrulaştırılması ve şiddetin artması, LGBTİ+’lar şiddete uğradığında faillerin yargılanmadan serbestçe gezebilmesi anlamına gelecek. LGBTİ’+ların eğitim, sağlık, barınma, çalışma hakkından yararlanamaması, örgütlenememesi, kendini ifade edememesi anlamına gelecek. Medya, kültür, sanat ve spor alanlarında LGBTİ+ varoluşunun görünürlüğünü engellerken; ayrımcılığı ve şiddeti meşrulaştıran, yayan ve ödüllendiren söylemlerin giderek daha çok yerleşmesine neden olacak!

Değişiklik ile ayrıca din ve vicdan hürriyetini düzenleyen maddeye de “başı açık-başı örtülü kadın” ayrımı getiriliyor. Din ve vicdan özgürlüğü her ne hikmetse yine dönüp dolaşıp sadece kadınların bedenleri ve kadınların başörtüleri üzerinden tartışılıyor! Başörtülü kadınların yıllardır uğradığı haksızlıklar, kendilerine sorulmadan oldu bittiye getiriliyor. Kadınların neden ve nasıl giyindiklerini veya başlarını örttüklerini sorgulamanın önünü açan açıkça ayrımcı bu değişiklik önerisi kadınlara temel hak ve özgürlükleri konusunda bir lütufmuş gibi sunuluyor. Ayrıca LGBTİ+ varoluşuna yönelik ayrımcılığı öngören bir düzenleme ile beraber paketlenerek başörtülü kadınları ve LGBTİ+’ları teması veya kesişimi olmayan iki ayrı küme gibi sunarak toplumda kutuplaşmayı derinleştiriyor

Bu ifadenin Anayasaya girmesi, Anayasa eliyle muktedirlerin yani erkeklerin kadınların bedenlerine müdahale etmesinin önünü açacak, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilerek kadına karşı şiddetle mücadele etmeyeceğini beyan etmiş olanlar, bu değişiklikle kadınları zapturapt almanın bir sonraki adımını devreye sokacak! Tüm bireylerin eşitliğini, özgürlüğünü ve yaşam hakkını garanti altına almak için oluşturulmuş bir sözleşmenin bizzat kendisinin ayrımcılık ve şiddet üretmesi anayasanın mantığının ihlalidir; bu anayasa değişikliği teklifi bizatihi anayasanın lağvedilmesidir!

Birbirimizin elini bırakmıyoruz! Hiçbirimizi geride bırakmıyoruz!

İnce ince örülmeye çalışılan nefrete ve şiddete karşı biz de ince ince biraradalığı, sevgiyi, barışı, dayanışmayı örüyoruz. Hayatlarımızın, bedenlerimizin, inançlarımızın, onurumuzun siyasi malzeme yapılmasına karşı çıkıyoruz. Hiç kimsenin kimliğinden ötürü suçlu veya düşman ilan edilmesine boyun eğmeyeceğiz. Herkes için biricik olan yaşamı; kendisi gibi olmayanlara, davranmayanlara, düşünmeyenlere dar etmeyi hak gören anlayışı reddediyoruz. Biliyoruz, başka bir yaşam mümkün! Her türlü çeşitliliği barındıran kimliklerimizle, fikirlerimizle bir arada var olmak mümkün! Birbirimizle olan bağımız, duygudaşlığımız, hikayemizin ortaklığı, Anayasa’da da olsa fütursuzca yazılan birkaç cümleyle bozulmayacak kadar güçlüdür. Bu anayasa değişikliği teklifini temelden reddediyor, herkesi anayasa değişikliğine HAYIR! demeye çağırıyoruz.
 

HEPİMİZ İÇİN ANAYASA KOORDİNASYONU