Hapsedilme, Cinsel Kimlik ve Sağlık Üzerine

Bu yazı Toplum ve Hekim dergisinin Ocak-Şubat 2023 tarihli ve 38. cilt 1. sayısında yer alan Alper Bülbül ve Koray Başar’ın ‘’Hapsedilme, Cinsel Kimlik ve Sağlık’’ adlı Dosya/Derleme makalesinden özetlenmiştir.

2020’de yapılan bir çalışmaya göre Türkiye, tutuklu ve mahkum sayısıyla Avrupa ülkelerinde ilk sırada yer almaktadır. Yine aynı yıldaki verilere baktığımızda Türkiye’de toplam 266.831 mahpus olduğu bilinmektedir. Mahpus LGBTİ+ sayısı ise hapishane girişlerinde ya da sonrasında mahpusların cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi ve cinsiyet karakteristikleriyle ilgili doğrudan bilgi alınmadığı için bilinmemektedir. 2018 senesinde TBMM İnsan Hakları Komisyonu toplantısında Ceza Tevkifevleri Genel Müdürü tarafından aktarılan ‘’200’e yakın LGBTİ+ mahpus olduğu’’ açıklaması haricinde güncel bir rakam bulunmamaktadır. Ancak 2017’de ABD’de yapılan bir çalışmaya göre genel topluma kıyasla heteroseksüellik dışında bir cinsel yönelim bildirenlerde hapishaneye girme olasılığı 3 kat daha fazla olarak saptanmıştır. Benzer oranlar ergenlerle yapılan çalışmalarda da saptanmıştır. Yine yapılan çalışmalarda trans kadınların trans erkeklerden daha yüksek oranda mahpusluk deneyimi yaşadığına dair veriler mevcut. 

LGBTİ+’ların maruz kaldığı ayrımcılık, damgalanma, nefret söylemi ve ‘’azınlık stresi’’ nedeniyle psikolojik ve bedensel sağlık durumlarıyla ilgili yapılan birçok çalışmadan elde edilen veriler LGBTİ+’ların na-trans akranlarına kıyasla risk altında olduğunu göstermiştir. Toplumsal baskı, homofobi, bifobi ve transfobi kesişimsel olarak ekonomik ve sınıfsal yapının da etkisiyle LGBTİ+’ların gündelik hayatını oldukça derinden etkilemekte; sosyal desteğin daha az olduğu ve hegemonik erkekliğin yaygın olduğu hapishanelerde bu etki çok daha ciddi sonuçlara sebep olmaktadır. Bu nedenle mahpus LGBTİ+’lar gizlenme ve sürekli tetikte olma halinden dolayı süreğen bir stres kaynağına maruz kalmaktadırlar. 

Mahpus LGBTİ+’ların sadece cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimleri üzerinden ciddi şekilde hem diğer mahpuslardan hem de hapishane çalışanlarından şiddete maruz kaldığına dair ABD özelinde birçok anket çalışması mevcut. Bu çalışmalarda trans mahpusların yarıya yakınının şiddet mağduru olduğu ortaya konmuştur. Yine mahpus translar özelinde yapılan bir çalışmada diğer mahpuslardan yaklaşık 13 kat daha fazla cinsel şiddete maruz kaldığı belirtilmiştir. Hapishane personeli tarafından çıplak arama, ayrımcılık, sözlü taciz, fiziksel şiddet, istenmeyen dokunma, cinsel saldırı/tecavüz sıklıkla karşılaşılan diğer şiddet türleridir. 

Türkiye özelinde LGBTİ+ mahpusların kötü muamele ve tecrit uygulamalarına maruz bırakılması, adalet ve sağlık hizmetlerine erişmekte zorluk yaşamaları, insan hakları ihlalleri, beden uyum sürecinde yaşadıkları engeller devam etmektedir. Trans mahpuslar sıklıkla hapishanelere doğumda atanan cinsiyet üzerinden yerleştirilmekte, sosyalleşme ve ziyaretçi kısıtlamalarının olduğu hücrelerde tecrit edilmektedirler. Tecrit uygulamaları ruh sağlığına birçok olumsuz etkisi olan travmatik deneyimlere sebep olmaktadır. LGBTİ+ koğuşu uygulaması yapılan bazı çalışmalarda kişilerin iyilik halleri üzerinde olumlu sonuçlar doğursa da uygun ve koruyucu bir şekilde hayata geçirilmeyen uygulamalar nedeniyle hapishane personeli tarafından daha açık ve görünür bir şekilde şiddet maruziyetini arttırma riskleri barındırmaktadır.

Birçok hapishanede cinsiyet uyum süreciyle ilgi yetersiz eğitim ve yapısal nedenlerle trans mahpuslar cinsiyet kimliğini olumlayıcı yaklaşımlardan yararlanamamaktadır. Sağlık haklarına erişimi kısıtlanan ve hormon, cerrahi, cinsiyet ifadesine uygun giyim ihtiyaçları karşılanmayan transların depresyon, anksiyete ve özkıyım girişimleri vb. birçok olumsuz psikolojik sonuçla karşılaşmaktadır. Tekirdağ Cezaevinde bulunan bir trans kadın cinsiyet uyum sürecine devam ederken cerrahi tedavi hapishane yönetimi tarafından engellenmiş ve sağlık hizmetine erişememiştir. 2018’de yine aynı hapishanede kalan bir başka trans kadın yasal haklarına erişemediği, sağlık hakkının engellendiği ve ayrımcı söylemlerle karşılaştığı için ölüm orucuna girdiğini açıklamıştır. 

BM tarafından devletlerin gözetim ve bakımı altındaki tüm mahpusları koruma ve toplumsal yaşama katılma yükümlülüğü tanımlanmıştır. Keza 2006’da kabul edilen ve 2017’de güncellenen ‘’Yogyakarta İlkeleri’’nde alıkonulma ve hapsedilme sürecinde önlem alma, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinden mahpusları yararlandırma yükümlülüğünün devlette olduğunun kabul edilmesi gereklidir. Bu konuda ilgili uzmanların ve LGBTİ+ örgütleri temsilcilerinin dahil edildiği bir süreçle bir politika geliştirilmesi ve bu politikanın yaygınlaştırılıp yerleştirilmesi ve bağımsız denetimle takip edilmesi gerekir. 

Mahpus LGBTİ+ Sağlığı İçin Öneriler:

Hapishaneye kabul edildikleri, kaldıkları ve topluma döndükleri dönemlerle ilgili sağlık ve güvenlikleriyle ilgili özel gereksinim ve risklerin yöneticilerce bilinmesi, her aşamada savunmasızlık ve şiddete maruz kalma riski açısından değerlendirilmeleri

? İlgili uzmanlık alanlarının ve LGBTİ+ örgütlerinin temsilcilerinin de katılımıyla sağlık ve güvenlikle ilgili risklerin giderilmesi için politikalar geliştirilmesi, uygulamaların bağımsız denetiminin sağlanması

? Alıkonulma öncesinde ruh sağlığının değerlendirilmesi ve mevcut belirtilerde olası kötüleşmelerin hızlıca ele alınması

? Kişilerin alıkonulduğu her durumda yerleştirmenin doğumda atanan ya da yasal belgelerdeki cinsiyete göre değil, kişinin beyan ettiği cinsiyete göre yapılması ve bu kararın kişinin tercihleri, sağlığı ve güvenliği dikkate alınarak bireyselleştirilmiş bir şekilde verilmesi

? Kişilerin alıkonulduğu her durumda kullanılacak alan ve imkânların sağlık, mahremiyet ve güvenlik gözetilerek düzenlenmesi

? LGBTİ+’ya özel koğuşların diğer birimlerden eğitim ve destek programları, tedaviler, iş imkânları ve ayrıcalıklar gibi diğer yönlerden farklı olmaması

? Sağlık çalışanı yerleştirme kararına dâhil olduğunda kişinin beyanını dikkate alması, yerleştirme ile ilgili seçenekleri, ruh sağlığına olası etkileri, kişinin tercihleri ve nedenleri gözden geçirmesi

? LGBTİ+’lar yerleştirme ve olanaklarıyla ilgili kararlarda dışarıdaki sosyal destek sistemleriyle ilişkilerini aksatmayacak seçeneklere ağırlık verilmesi, aile, arkadaş ve akran sosyal destek kaynaklarının güçlendirilmesi

? Sağlık çalışanının hapishane koşulları ya da personelin tutum ve uygulamalarıyla ilgili LGBTİ+ mahpusun sağlığını riske atacak etkenler fark ettiğinde müdahale etmesi

? Hapishane veya mahpuslara yönelik sağlık hizmeti sunan tüm çalışanların mahpusların geniş bir çeşitlilik gösteren bedensel, ruhsal ve davranışsal gereksinimlerine karşılık verebilecek bilgi ve beceri ile donanmış olması

? Sağlık çalışanları dışında kalan tüm hapishane personelinin de LGBTİ+’lar da dâhil olmak üzere tüm mahpusların gereksinimleri ve uygun yaklaşım konusunda eğitilmesi, uygulamaların denetlenmesi

? LGBTİ+’ların bedensel ve ruhsal sağlık hizmetine erişimlerinin diğer mahpuslardan farklı olmamasının sağlanması

? LGBTİ+ ile ilgili sağlık eşitsizliği göz önünde bulundurularak bedensel ve ruhsal sağlığa yönelik özelleşmiş koruyucu, güçlendirici uygulamalara yer verilmesi

? Cinsiyet uyum süreciyle ilgili tıbbi değerlendirme ve uygulamaların başlanabilmesi, başlamışsa sürekliliğinin sağlanması, hapishaneden çıktıktan sonra devamlılığının da planlanması

? Cinsiyet uyum sürecinin “Bakım Standartları”na uygun, hapishane koşullarının gözetildiği esneklikle sürdürülmesi

? Hapishaneden çıkıp toplumsal yaşama dönüşle ilgili planlama ve hazırlığın desteklenmesi

? Özel koğuşlara yerleştirme amacıyla, kişinin talebi dışında, aile ve olağan sosyal destek ağlarından uzaklaşmaya kişinin sosyal destek sistemlerini canlı tutmak için karşı durulmalıdır.

? Hapishanede olduğu dönemde kişinin o sırada ve sonrasında destek alabileceği LGBTİ+ hak savunuculuğu yapan sivil toplum kuruluşlarıyla teması, yönlendirilmesi sağlığı açısından koruyucu olabilir.

LGBTİ+ mahpusların karşı karşıya kaldıkları toplumsal ve hapishane ortamındaki risklerin ve öznelerin özgün ihtiayçlarının iyi anlaşılması, hapishane personelinin LGBTİ+’lar konusunda donanımlı ve duyarlı olması, yasa uygulayıcılar tarafından insan hakları temelli, eşitsizlik ve şiddet karşıtı politikaların geliştirilmesi ve bu politikaların denetlenmesi oldukça açık bir gerekliliktir. Uluslararası kılavuz metinler ve diğer ülkelerdeki olumlu örnekler gözden geçirilmeli ve içinde bulunduğumuz koşullar ivedilikle iyileştirilmelidir.

 

Kaynak: Bülbül, A. ve Başar, K. (2023). Hapsedilme, Cinsel Kimlik ve Sağlık. Toplum ve Hekim Dergisi. 38(1), 43-58. https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=6c5bde70-959b-11ed-866c-fa86b3ec85d4