12. İzmir Onur Haftası, “Yer Var Mı?” temasıyla 24-30 Haziran tarihleri arasında gerçekleşecek programını şu ifadelerle duyurdu:
“12. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası duyuruyor: 24-30 Haziran tarihleri arasında Onur Haftamızı ve Yürüyüşümüzü şanlatıyoruz!
Binlerce lubunyanın güçlü iradesi ile başlayan hak mücadelemizi ve onurlu direnişimizi bu yıl ‘’24-30 Haziran’’ tarihleri arasında İzmir’den büyütüyoruz. Bizler bu haftayı yaşatırken, yakılarak öldürülen Hande’yi, zorbalıklara dayanamadığı için ölen Eylül’ü, sevgi dolu büyümesi gereken ‘’yerde’’, şiddetle yalnız kalıp kendini asan Efe’yi, bir polis memuru tarafından vahşice katledilen Hande Buse’yi, Alsancak’ta müşterisi tarafından nefret cinayetiyle öldürülen Ecem’i ve daha nice dostlarımızı ‘’hatırlıyoruz’’, siz de ‘’hatırlıyor musunuz’’?
Yoksullaştırmaya çalıştığınız biz lubunyalar, ‘’yersizliğe’’, ‘’yurtsuzluğa’’ ve ‘’göçe’’ itilirken, ‘’gettolarımızdan’’ ve ‘’yuvalarımızdan’’ taşarak bu haftayı inşa ediyoruz. Kentin her köşesini rengarenk boyarken, ‘’faili devlet’’ olan her şeyi yüzlerine haykırıyoruz. Devletin maruz bırakacağı, yasaklayacağı, engelleyeceği, şiddeti ile durdurmaya çalışacağı bu haftayı varlığımızı ve varoluş mücadelemizi yükseltmek adına gerçekleştireceğiz. Etkinliklerimizle büyüteceğimiz onurlu mücadelimizin detayları için beklemede kalınız.”
12. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası’nın temasını ise şu ifadelerle duyurdu:
“12. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası’nın temasını duyuruyoruz: ‘’Yer var mı?’’.
Peki neden ‘’Yer var mı?’’? Sistemin bizleri öteye atmak için enerji harcadığı bu yıllarda, lubunya hareketinin gücünün verdiği korkuyu iliklerinize kadar hissettiğinizi görüyoruz. Sırf bu yüzden, başta yerelimiz olmak üzere, tüm ülke içerisinde harekete uzun yıllardır emek veren arkadaşlarımızı tutuklayıp, sindirmeye çalıştığınızın farkındayız. Ne yazık ki, hiçbir işe yaramayacak bu girişimlerinizin, bizleri daha da güçlendirdiğinin farkında değilsiniz.
Hem yerelimizde hem de ulusalda, başta trans+lar olmak üzere, LGBTİ+’ların sistemin zorbalıkları neticesinde, yersiz ve yurtsuz bırakılmaya çalışıldıklarını, kentlerinden çıkmaları için göçe zorlandıklarını, temel ihtiyacı olan barınma hakkının ise sistem tarafından gasp edildiğine dikkat çekmek istiyoruz. Bizler, Bornova Sokak ve çevresinde, Esat’ta, Bayram Sokak’ta adım atarken bile sistemin bu tahammülsüzlüğü ve şiddeti ile karşılaşıyoruz. Bugün mühürlediğiniz ve grupları körükleyerek taşlattırdığınız evlerimizin ‘’yerlerimiz’’ olduğunu haykırıyoruz. Bir sabah vakti, insan haklarına aykırı bir biçimde girmeye çalıştığınız ‘’yuvalarımızın’’ ve bu ‘’yuvalarda’’ yaşayan lubunyaların onurlu mücadelesinin ne kadar kıymetli olduğunu yüzünüze yüzünüze söylemekten korkmuyoruz. Devletin yurtlarından, biz öğrencileri sırf cinsiyet kimliğimiz/cinsel yönelimimiz/cinsiyetimiz/cinsiyetsizliğimiz nedeniyle tehdit ederek göndermeye çalıştığınızı ve zorbalıklarınızı biliyoruz, görüyoruz, hatırlıyoruz, işitiyoruz. Bizler yaşattığınız bu yersizliğin hesabını sormaya devam edeceğiz. Hem hukuki mücadelemizde, hem politik mücadelemizde, hem de dayanışmamızda ‘’kazandığımız ya da zaten bizim olan yerleri’’ yükseltmeye devam ediyoruz. Bizleri keyfi olarak attıkları cezaevinde bile yersizliğe mahkum eden; sokaklarımızda arkadaşlarımızla yürürken LGBTİQ+ kimliklerimiz nedeniyle kriminalize edip, GBT yapan; direnişlerimizde ve basın açıklamalarımızda bizlere şiddet uygulayarak, hukuka aykırı biçimde gösteri ve yürüyüş hakkımızı elimizden alan; başarılarımız ve yetkinliklerimiz doğrultusunda girmeye çalıştığımız kadrolarda bizi ifşa
edip, bu alanı bize kapatan; her "yerde" ve her durumda fail olan bu sistemden hepsinin hesabını soracağız.
Öyleyse soruyoruz: "Yer var mı?”
Bizleri silikleştirmeye, sindirmeye, şiddetle yok etmeye, öldürmeye, tehdit etmeye ve zorbalamaya çalışan herkese inat soruyoruz: "Yer var mı?". Oturup herkesi düşünmeye davet ediyoruz. Köksüzlüğe, yersizliğe, yurtsuzluğa ve göç etmeye zorladığınız biz lubunyalara yer var mı?”