
Röportaj Haberi: Eylem Esen Arabacı
İzmir’in Konak ilçesine bağlı Bornova Sokak’ta pompalı tüfeklerle gerçekleştirilen transfobik saldırıyı, 20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani pembehayat.org’a anlattı.
23 Mayıs 2024 Perşembe günü gece saat 03:50 sıralarında Bornova Sokak'ta yürüyen bir trans kadın, kimliği belirsiz bir erkek tarafından hakarete uğrayarak, saldırıya maruz kaldı. Saldırgan, kadını darp etmeye çalışıp, onu apartman girişinde sıkıştırarak boynunu sıktı ve ardından pompalı tüfekle trans kadınların yaşadıkları evlere ateş açtı.
Saldırgan Şahıs Zaten Üç Gündür Sokağa Gelip, Trans Kadınları Rahatsız Ediyormuş
Bornova Sokak’ta gerçekleşen pompalı tüfekli saldırısının ayrıntılarını aktaran 20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani, faillerin 3 gün boyunca sokağa gelen kişiler olduğunu söyleyerek olayı ayrıntılarıyla birlikte anlattı:
“23.05.2024 tarihinde Perşembe günü gece 03:50 sıralarında sokakta yürüyen bir erkek şahıs, bir trans kadın arkadaşımıza bir anda hakarette bulunmaya ve saldırmaya, üzerine yürümeye başlıyor. Arkadaşımız da doğal olarak, olay yerinden kaçmaya çalışıyor. Şahıs ise arkadaşımızı takip ediyor ve darp etmeye çalışıyor. Ardından diğer trans kadınlar araya giriyor ve şahıs arkadaşımızı apartman girişinde sıkıştırıp boynunu sıkarak "Sen bekle şimdi pompalı tüfeğimi alıp geleceğim, seni öldüreceğim!" diye tehdit etmeye ve hakaretler savunmaya başlıyor. Kısa süre sonra da iki kişi oluyorlar ve ellerinde pompalı tüfekle geliyorlar. Ve kızlar büyük bir olayın çıkacağını anladıkları için böyle olaylarda hemen eve kapanıyorlar. Sokakta hiç kimse kalmıyor ve birbirlerine de “Hemen evlere girin!” diye uyarıyorlar. Ve şahısta bir anda kızların girdiği eve pompalı tüfekle ateş etmeye başlıyor. Bayağı sıkıyor yani oraya ve şahısın gidiş gelişi arasındaki süre yaklaşık 5 dakikayı bile bulmuyor. Ardından şahıs hızını alamadığı için Bornova Sokak'ta ve çevresinde gezmeye başlıyor. Aslında bu olay tam 1469'da yani Bornova okak'ta gerçekleşmiyor. Çevresinde, daha periferik kısmında gerçekleşiyor ve biz kızlardan şunu öğreniyoruz: Bu şahıs zaten üç gündür bu sokağa gelip, kızları rahatsız edici bir biçimde davranıyor ve hakaretler savuruyor. Olay tam olarak böyle yaşandı.”
“Olan olmuş, biten bitmiş. O fail öyle bir kaçar gider ki!”
Polise ve 112'ye haber verilmesine rağmen saldırganların kaçtığını ve kolluk kuvvetlerinin yeterince hızlı müdahale edemediğini belirten Ani, "Bekçiler sokakların içine dağılmadıkları için olaylara zamanında müdahale edemiyorlar. Saldırganlar, polis ve bekçiler gelene kadar kaçıyor," dedi.
Kolluk güçlerinin bölgede her gece yer aldığını ancak sokak içine yeterince dağılmadıklarını söyleyerek “Bekçiler 1469'da dik inen bir sokakta, yine 1469'da çok yakın bir mesafede 5-6 kişilik gruplarla bekliyorlar. Yani sadece bekliyorlar, çay içiyorlar. Bazen aralarında gülüşüp sohbet ediyorlar falan öyle yoldan geçen birkaç tane insanı da çevirip GBT yapıyorlar. Sorguluyorlar "Sen kimsin, necisin?" diye ama yani bizim zaten bir önceki saldırıda da talebimiz buydu. Belirli noktalarda konuşlanırsanız ta diğer uçta gerçekleşen saldırıdan haberdar olamazsınız ki! Siz zaten görevinizi de ihmal etmiş olacaksınız. Bu yüzden sokağın içine dağılmalarıydı ama yine de bir dağılmanın olmadığını görüyoruz.” dedi.
Kolluk kuvvetleri tarafından hızlı müdahale edilmediği için saldırganın kaçtığını ifade eden Ani, “Bekçiler güya sokaklarda saldırganı arıyorlar. Olan olmuş, biten bitmiş. O fail öyle bir kaçar gider ki! Yani bilmiyor musunuz? Ki kişinin aranması varmış. Aranması olan bir insan bunca zamandır herhangi bir polis gbt'sine, bekçi sorgulamasına takılmamışsa zaten kaçıp gitmeyi biliyordur. O yüzden sokağın etrafına ve daha iç taraflara da dağılabilmelerini istiyoruz. Şu an bekliyoruz. Ne zaman dağılacaklarını da bilmiyoruz.” dedi.
“Artık onlara görev hatırlatmak, bizim görevimiz haline geldi.”
Kolluk kuvvetlerinin trans bireyleri vatandaş olarak görmediğini ve bu nedenle yeterince çaba göstermediklerini belirten Ani, kolluk güçlerine görevlerini yapmaları için sürekli hatırlatma yaptıklarını belirtirken, “Yani sürekli onlara bir görev hatırlatması da yapıyoruz. Artık onları görev hatırlatmak, bizim görevimiz haline geldi.” dedi.
“O çark kültüründen gelen bir dinamik var ortada.”
20 Kasım Trans+ İnisiyatifi’nden Ani, Bornova Sokak'ta yaşayan trans kadınların büyük bir dayanışma içinde olduklarını ve hızlı aksiyon alarak öz savunma partikleri geliştirdiklerine dikkat çekerek, “Sokakta yaşayan kızlar herhangi bir saldırı olabileceğini hissediyorlar. Yılların vermiş olduğu bir deneyim de diyebiliriz, sokakta çalışmanın vermiş olduğu bir deneyim de diyebiliriz. O çark kültüründen gelen bir dinamik var ortada. O saldırıyı hissediyor ve evlerine kapanıyorlar. Bir önceki saldırıda da öyle olmuştu. Açelya meselesinde de kızların hepsi bir anda eve kapandılar. Yani yapacak hiçbir şey yok! Onlar o sokakta durmaya devam etse, bu saldırılar sırasında canlarından olacak. Mecburen eve kapanmak zorundalar. İşte pompalı tüfekle saldırılan gün mesela, çevrede kolluk yok, polis yok. Fakat Alsancak Karakolu çok yakın, bugün haritalardan açıp baktığımızda 200 metreyi falan buluyor karakolun Bornova Sokak'a uzaklığı. Kızlar arayıp saldırgan faili ihbar ettikten sonra bekçiler geliyor, güya faili ortalıkta abi arıyorlar. İhbar geldikten sonra tabii ki de. Kızlar faillerin kaçabilecekleri veya kaçtıkları noktaları falan tarif ediyor. Arıyorlarmış güya, hala da aranıyor. Bir fail tutuklandı diye biliyorum, cezaevine sevki gerçekleşti. Sanırım diğeri fail de ortalıkta, hala aranıyor.” dedi.
“Kriminalize olan tek grup yine trans kadınlar.”
Kolluk kuvvetlerinin trans kadınlara eşit vatandaşlık hakkı tanımadığını ve görevlerini ihmal ettiğini belirten Ani, sokakta yaşanan olayların sorumlusu olarak tutulan trans kadınların kriminalize edildiğini ifade etti. Beklentileriniz nedir sorusuna ise şu şekilde cevap verdi:
“Yani tabii ki de beklentimiz şu yönde: kolluğun işini yapabilir bir durumda olması. Gerçekten trans kadınların da bir vatandaş gibi algılamaları gerekiyor. Kolluk trans kadınların bir vatandaş olduğunu düşünmediği için zaten bu durumdayız.
Bir vatandaşa ne yapıyorsa, bir vatandaş için nasıl çabalıyorsa; aynı şekilde trans kadınlar için de bunu yapması gerekiyor. Ama zaten bizim oradaki temel meselemiz şu; emniyet oradaki problemlere ilişkin "Aha bu kadınlar burada ve bu yüzden bu kadar çok sorun çıkıyor." kafasında. Kriminalize olan tek grup yine trans kadınlar. Sanki diğer semt sakinleri güllük gülistanlık hayatlarına devam ediyormuş gibi davranıyorlar. Semte tehlike oluşturacak kişilerin girmesine tek sebep trans kadınlarmış gibi davranıyorlar. Değil aslında, gerçekten değil yani. Orada insanlar yaşıyor, çalışıyor. Bu kadar! Yani kimse de tutup o ipsiz sapsızı bilerek içeriye çekmiyor. Trans kadınların orada olduğunu bilenler gidiyor zaten. O ipsiz sapsız saldırgan failller, trans kadınların orada olduğunu biliyorlar ve canları sıkılıyor. Gerçekten fuzuli bir mesele yani, canları sıkılıyor. Ee canı sıkılıyor, ne yapıyor? İnsan avına çıkıyor! Bu insanlar artık nasıl bir nefret boyutundalarsa... Sivil toplum kuruluşlarından da beklenti tabii ki de şu oluyor: sokağın sesinin yükselmesi gerekiyorsa o an yükseltilmeli. Çünkü bu bazen gerçekten çok anlamlı bir noktaya ulaşıyor. Hem hareketin içerisinde yalnız olmadığımızı, trans kadınların, özellikle seks işçisi trans kadınların büyük destek gördüğünü hissediyoruz. Hem de gerçek bir kamuoyu baskısı, kolluğu iş yaptırabilir bir noktaya getiriyor.”
Bornova Sokak 50 Yıla Yakındır Trans Kadınların!
Bornova Sokak ve çevresinin büyük bir alan olduğunu vurgulayan Ani, trans kadınların burada mülk sahibi olduklarını ve bu bölgeden ayrılmayacaklarını belirtti. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne güvenlerinin sarsıldığını ifade eden Ani, yayalaştırma çalışmalarının soylulaştırma politikalarının bir parçası olduğunu ifade ederek, “Bornova Sokak ve çevresiyle ilgili şunu kavramak lazım; çok büyük bir alandan bahsediyoruz. Yani ne Ülker Sokak'a benziyor, ne Pürtelaş'a benziyor, ne küçük Bayram'a benziyor, ne Eryaman'a benziyor. Bornova Sokak derken çok büyük bir alandan bahsediyoruz. Çok büyük bir çark ve yaşam alanından bahsediyoruz. Burada dikkat edilmesi gereken mesele ise trans kadınların burada aynı zamanda mülk sahibi oluşu. Çoğunluğu mülk sahibi, çoğunluğu kiracı bile değil. Bornova Sokak'taki evlerin %70'inin mülk sahibi, yine bir trans kadın. Aslında İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne olan kamuoyundaki güvenden de rahatsız oluyoruz. Çünkü Büyükşehir Belediyesi'nin yüzünden de oluyor bunların hepsi. 2022'de duyurdukları yayalaştırma çalışmasıyla da, her şey biraz daha sertleşmeye başladı. Yani mahremiyet de kayboldu ve o yayılaştırma çalışmasının soylulaştırma ilanı olduğunu biliyorduk. Bugün bu insanlar Alsancak Basmane hattını soylulaştırmak istediklerinde , ilk girmek istedikleri yer Bornova Sokak ve çevresi oluyor. Çünkü trans kadınları bir tırnak içinde pislikmiş gibi algılatıp yok etmek istiyorlar. Ama trans kadınlar orada oturuyorlar. Mülk sahibi bu insanlar! Oradan gitmeyecekler, orası onların çünkü. 50 yıla yakındır onların yani.” dedi.