2008 yılında cinsel yönelimi nedeniyle babası tarafından öldürülen Ahmet Yıldız’ın davası, 17 Nisan 2025 tarihinde saat 12:00’de İstanbul Anadolu Adliyesi (Kartal) 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir kez daha görülecek. Cinayetin üzerinden 17 yıl geçmesine rağmen, sanık hâlâ yakalanamazken dava, zaman aşımına uğrama tehlikesiyle karşı karşıya.
Ahmet Yıldız, Türkiye’de nefret cinayetine kurban giden ilk açık kimlikli gey erkek olarak kayıtlara geçmişti. Cinayetten aylar önce savcılığa yaptığı ölüm tehditlerine dair başvurular ise dikkate alınmamıştı. 15 Temmuz 2008’de babası tarafından öldürülen Yıldız’ın katiline yönelik yakalama kararı ancak üç buçuk ay sonra çıkarılmış, fail bu aralıkta yurt dışına kaçmış ve kırmızı bülten ise 2011 yılında düzenlenmişti.
Davanın ilerleyişi boyunca onlarca savcı ve hâkim değişmiş olmasına rağmen, bugüne kadar kayda değer bir ilerleme sağlanamadı. Fail hâlâ firarda ve ailenin diğer üyeleri ifadeye çağrılmadı. Tanık ifadeleri ise ancak 2022 yılında alınabildi. Bunlardan biri susma hakkını kullanırken, diğeri olay hakkında bilgisi olmadığını belirtti.
HEVİ LGBTİ+ Derneği, 2015 yılından bu yana davayı yakından takip ediyor. Dernek, sürecin şeffaf ve etkili biçimde yürütülmesini, sanığın bir an önce yakalanmasını ve cinayetin nefret suçu kapsamında değerlendirilmesini talep ediyor.
Dernekten yapılan açıklamada, Ahmet Yıldız davasının sadece bir cinayet davası değil, aynı zamanda Türkiye’de LGBTİ+ların yaşam hakkı, güvenliği ve adalete erişimi açısından sembolik bir öneme sahip olduğu vurgulandı. Açıklamada, tüm demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, barolar, siyasi partiler ve milletvekilleri, duruşmayı izlemeye ve süreci görünür kılmaya davet edildi.
Dayanışma Çağrısı:
HEVİ LGBTİ+ Derneği, 17 Nisan’a kadar #AhmetYıldızaAdalet etiketiyle sosyal medya üzerinden destek verilmesini, dava günü adliye önünde buluşulmasını ve adalet talebinin kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyor.
Dava sürecine müdahillik başvurusu yapan HEVİ LGBTİ+, KAOS GL, SPoD, Lambdaİstanbul, Uluslararası Af Örgütü, TİP LGBTİ+ Komisyonu, EHP, Ankara ve Diyarbakır Barosu LGBTİ+ Hakları Merkezleri’nin talepleri ise mahkeme tarafından reddedilmişti.
17 yıl sonra bile tamamlanamayan bu dava, Türkiye’de nefret suçlarıyla mücadelede adalet sisteminin yetersizliklerini bir kez daha gözler önüne seriyor.
