
Fotoğraf: @istanbulpride'ın X Arşivi.
bianet’ten Tuğçe Yılmaz’ın haberine göre;
İstanbul Beyoğlu’nda trans kadınların yıllardır yaşadığı bir sokak, 18 Temmuz gecesi polis ablukasına alındı. Sokağın tüm giriş ve çıkışları kapatıldı, drone’lar havalandı, evlere baskın düzenlendi. Gece boyunca süren operasyonda evler tek tek arandı, üç kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar sabah saatlerinde serbest bırakıldı.
Sokakta yaşayan seks işçisi trans kadınlar, son dönemde maruz kaldıkları baskının tesadüf olmadığını söylüyor. Yaşadıkları mekânların sistematik biçimde boşaltılmak istendiğini, ev sahiplerine dahi baskı uygulandığını belirtiyorlar:
“Karakoldan ev sahibimizi arayıp ‘Travestilere ev vermeyin’ diyorlar. Ne geçinmek için çalışabiliyoruz ne de bir yere sığınabiliyoruz.”
“Evlerin tamamı arandı”
Sokakta yaşayan trans kadın B.İ., gece yaşananları Tuğçe Yılmaz’a şöyle aktardı:
“Gece yarısı sokağın tüm giriş ve çıkışları kapatıldı. Drone’larla havadan çekim yapıldı, birçok eve baskın düzenlendi. Operasyondan saatler önce polis ekipleri, sokaktaki binalardan birine giderek daire sakinleri hakkında bilgi toplamıştı. ‘Bu dairede kim oturuyor?’, ‘Kontrat kimin üzerine?’ gibi sorular sordular. Saat 23.00 sularında polis kapıları kırarak geri döndü. Evlerin tamamı arandı, eşyalarımız didik didik edildi.
Operasyon sonunda, evin kontratı kendi adına olan bir kişi ‘yer temin etmek’ gerekçesiyle gözaltına alındı. Bir arkadaşımız drone’a tepki gösterdiği için hakkında ‘kamu malına zarar vermek’ten işlem yapıldı. Polis bize herhangi bir açıklama yapmadı. Sadece bir haftadır sürekli ‘Bazı şeyler değişti, dikkatli olun’ diyorlar. Ama biz zaten bir şey yapmıyoruz. Çay içsek, marketten çıksak bile gözaltına alınıyoruz, para cezası kesiliyor.”
“Bir haftadır korkudan çalışamıyoruz”
B.İ., benzer bir baskının geçtiğimiz haftalarda İzmir Bornova Sokak’ta da yaşandığını hatırlatarak, yaşamak ve çalışmak için hiçbir alan kalmadığını vurguladı:
“Bu baskı ve şiddet nedeniyle korkudan bir haftadır çalışamıyoruz. Zaten para kazanamıyorduk. Ne ile karşılaşacağımızı bilmiyoruz. Bir açıklama bile yapılmıyor. İnsanların bizimle daha çok dayanışması, sesimizi duyurması gerekiyor. Düşünsenize, polis ev sahibinizi arayıp ‘Bu kişi travesti, ona ev vermeyin,’ diyor. O zaman hepimizi bir trene koyup göndersinler, en kolayı bu olur. Bize böyle acı çektirmektense.”
“Çay içerken karakola götürüldüm”
Yaklaşık üç gün önce Beyoğlu’nda bir sokakta çay içerken gözaltına alınan trans kadın E.K. ise yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Bekçiler kimliklerimizi aldı, başımıza dikildi. Yaklaşık yarım saat ayakta bekledik. Sonra polis aracı geldi. Ben o sırada video çekiyordum, işlemin haksız olduğunu bildiğim için. Bunu fark edince beni Yunus amirin yanına götürdüler. 15 civarı polis vardı. Yunus amir sivil giyimliydi. Herkesin önünde bana sözlü şiddet uyguladı. ‘Öyle çocuk gibi durma, ne boklar yediğinizi biliyoruz,’ diye bağırdı.
Bir kadın polis dayanamayıp beni dışarı çıkardı. ‘Amirle konuşurum, telefonunu veririz ama videoları sil,’ dedi. Silmeyi reddettim. Sonra karakolda diğer trans arkadaşlarımla karşılaştım. Onları da haksız yere gözaltına almışlardı. Beni üç saat gözaltında tuttular. Dünkü olayda sokakta değildim ama sokakta olan arkadaşlarıma para cezası kesilmiş. Artık ne çalışabiliyorum ne de evden çıkabiliyorum.”