
Fotoğraf: @istanbulpride'ın X Arşivi
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği (CŞMD), 18 Temmuz’da İstanbul Beyoğlu’nda trans kadınlara yönelik gerçekleşen polis baskınlarına, ev operasyonlarına ve gözaltılara karşı sosyal medya hesaplarından bir açıklama yayımladı. Dernek, yaşananları "devlet eliyle uygulanan yapısal bir şiddet biçimi" olarak tanımlayarak kamuoyunu dayanışmaya çağırdı.
Açıklamada, trans kadınların maruz bırakıldığı baskıların yalnızca bir güvenlik meselesi değil, toplumsal cinsiyet temelli ve sistematik bir şiddet pratiği olduğuna dikkat çekildi. CŞMD, “Bu şiddet yalnızca transların değil, hepimizin meselesi” ifadelerine yer verdi.
“Trans kadınların barınma hakkı doğrudan hedefte”
Dernek, Beyoğlu’nda polis tarafından düzenlenen baskınların tehditler, drone görüntülemeleri ve ev sahiplerine yapılan “translara ev vermeyin” çağrılarıyla birlikte gerçekleştiğini vurguladı. Bu durumun trans kadınların en temel insan haklarından biri olan barınma hakkını doğrudan tehdit ettiğine işaret edildi.
Açıklamada ayrıca, Türkiye’nin farklı şehirlerinde benzer saldırıların sürdüğüne dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:
“Esat-Eryaman davası, Türkiye’de trans kadınlara yönelik sistematik şiddetin, devlet ihmallerinin ve cezasızlığın sembolü hâline gelmişken; Bornova Sokak’ta ve Beyoğlu’nda yaşanan polis tacizinin takipçisiyiz.”
CŞMD’nin devlete açık çağrısı
Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, devletin insan haklarını korumakla yükümlü olduğunu hatırlatarak şu talepleri sıraladı:
- Polis baskınları ve ayrımcı uygulamalar derhal son bulmalı,
- Trans kadınların güvenli barınma ve çalışma hakları güvence altına alınmalı,
- Ev sahiplerine yöneltilen tehditler soruşturulmalı,
- Trans kadınlara yönelik hak temelli destek mekanizmaları hayata geçirilmeli.
“Genel ahlak” ve “kamu düzeni” gibi kavramlarla meşrulaştırılmaya çalışılan bu şiddet döngüsüne karşı ses çıkaran dernek, açıklamasını şu sözlerle sonlandırdı:
“Translarla eşitlenene kadar hiçbirimiz eşit değiliz. Dayanışmayı büyütmeye çağırıyoruz.”