
Fransa merkezli FLIRT - Front Trans Fem tarafından düzenlenen Avrupa-Akdeniz Trans Kollektifleri Kampı, 14–21 Mart tarihleri arasında İspanya, Katalonya’daki La Bassa Mar’da gerçekleşti. Avrupa-Akdeniz bölgesinden trans kolektiflerini bir araya getiren bu uluslararası buluşmada Türkiye’den Pembe Hayat da yer aldı. Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği adına Kaynak Geliştirme ve Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Lilith Bardakçı katıldı. Bardakçı İspanya’nın Katalonya kırsalında bulunan trans kolektifi La Bassa Mar ile röportaj gerçekleştirdi.
“İspanya Kırsalındaki Trans Gerçeklikler: La Bassa Mar’dan nene ile Bir Sohbet”
Arjantinli trans göçmen nene ile yaptığımız aydınlatıcı bir röportajda, onların İspanya’nın Katalonya kırsalında bulunan trans kolektifi La Bassa Mar’daki çalışmalarını konuştuk. La Bassa Mar, kuir ve özellikle de farklı şekillerde dışlanan trans kişiler için bir sığınak görevi görüyor. nene, bu tabandan gelen inisiyatifin kırsal bölgelerde kuir toplulukların yaşadığı yalnızlığı nasıl kırdığını ve aktivizm ile kolektif yaşamın sınırlarını nasıl zorladığını detaylıca aktarıyor.
“La Bassa Mar İyileşme ve Direniş Alanı”
Katalonya’nın güneyinde yer alan La Bassa Mar, üç yıl önce bir grup insanın kırsalda bir eve erişim sağlamasıyla ortaya çıkmış. Bu ev zamanla queer ve trans bireyler için bir inziva mekânına dönüşmüş. Proje; ırkçılık, göçmenlik ve engellilik gibi kesişimsel baskılarla karşı karşıya kalan insanlar için bir yanıt olarak doğmuş. Projede iki yılı aşkın süredir yer alan nene, bu inisiyatiften gururla bahsediyor:
“La Bassa Mar sadece bir mekân değil, iyileşme ve direniş için bir alan. Amacımız sadece hayatta kalmak değil, bizi dışlayan bir sistemde kök salıp gelişmekti. Kuir ve trans kişileri ağırlıyoruz ama özellikle kesişimsel zorluklar yaşayanlara öncelik veriyoruz çünkü bu insanlar çoğu zaman kuir topluluklar içinde bile dışlanıyor.”
nene, bu kolektifin yalnızca bir sığınak değil, aynı zamanda üyelerin strateji geliştirebildiği ve yeniden güç toplayabildiği bir aktivist merkez olarak da işlediğini söylüyor. Kuirlerin buraya gelip örgütlenmesi için sık sık çağrılar yapılıyor, ayrıca sosyal adaletle ilgili çalışan organizasyonlar için özel inzivalar da düzenleniyor. “Burası akışkan bir alan, yaşayan bir proje. Katı yapılarımız yok—bireyler ya da gruplar halinde kısa süreliğine gelip kalabilir, hatta bir iki ay kalıp destek de olabilirler,” diyor nene.
Erişilebilirlik ve Kapsayıcılık Merkezde
Başından beri kolektifin temel amaçlarından biri erişilebilir ve kapsayıcı bir ortam yaratmak olmuş. nene, engelli bireyler için mekânı daha erişilebilir kılmak adına yürüttükleri çalışmaları şöyle anlatıyor:
“Sürekli olarak fiziksel engelliler ya da farklı erişim ihtiyaçları olanlar için bu alanı nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye düşünüyoruz. Hedefimiz, kimsenin dışlanmış hissetmediği bir yer yaratmak.”
“İspanya’da Trans Hakları Hareketi: İlerleme Var ama Engeller de”
nene, İspanya’daki politik durumu ve özellikle trans haklarına dair gelişmeleri değerlendiriyor. 2023’te çıkan yeni bir yasa, transların herhangi bir tıbbi veya psikolojik onaya ihtiyaç duymadan yasal isim ve cinsiyet değişikliği yapabilmesine olanak tanıdı ve bu adım trans topluluğu için büyük bir kazanım olarak görüldü. Ancak nene, bu reformların tüm tabloyu yansıtmadığını vurguluyor:
“Kâğıt üzerinde her şey çok güzel görünüyor. Ama biraz kazıyınca hâlâ pek çok engel olduğunu görüyorsun. Örneğin, yasal adını değiştirmek için İspanyol vatandaşı olman gerekiyor. Bu da göçmenleri dışarıda bırakıyor. Yıllardır burada yaşayan insanlar var ama gerekli belgeleri olmadığı için bu yasanın sağladığı haklardan yararlanamıyorlar.”
Özellikle trans göçmenler için yasanın ciddi sınırlamaları olduğunu söylüyor:
“Eğer kendi ülkende adını değiştiremiyorsan ve İspanya’da yasal statün yoksa… ne olacak o zaman?” diye soruyor nene, sesinde hissedilir bir öfkeyle. Ayrıca yasanın bazı maddelerinin trans çocukları dışladığına da dikkat çekiyor:
“Buradaki TERF’ler ve SWERF’ler çok aktif ve bazı eklemeleri geçirerek trans çocukların yasal tanınmaya erişimini zorlaştırmayı başardılar. Hareket bu reformları geçirmek için çok çalıştı ama şimdi görüyoruz ki bu yasalar en kırılgan kesimi hâlâ kapsamıyor.”
Kırsalda Aktivizmin Önemi
nene, kuir ve trans aktivizminin yalnızca kent merkezlerinde olabileceğine dair yaygın anlatıya karşı çıkıyor. Onlara göre La Bassa Mar, kırsal bölgelerin de kuir örgütlenmeye elverişli olduğunu kanıtlıyor:
“Kuirsen, kendin olabileceğin tek yerin şehirler olduğu gibi bir varsayım var. Ama bu doğru değil. Kırsal alanlar başka şeyler sunuyor. Hem gerçek anlamda hem de mecazi olarak daha fazla alan var burada. Tabii ki kendi zorlukları da var ama işte bu noktada topluluk devreye giriyor.”
nene, kırsalda kuir ağlar kurmanın sadece mümkün değil, aynı zamanda hareketin geleceği için hayati olduğunu söylüyor:
“Biz burada kırsal alanların varsayıldığı kadar düşmanca olmadığını gösteriyoruz. Şehirlerde ulaşamayacağın bazı şeyler burada var ve bu alanlar da dönüştürülebilir. Kuirler sadece şehirlerde değil, her yerde var ve yaşayabilir.”
“Hareket İnşası Temel Mesele”
La Bassa Mar kolektifinin merkezinde güçlü bir hareket inşası odağı var. Kolektif, bölgedeki transları birbirine bağlayan “Espai Trans de les Terres de l’Ebre” adlı oluşumun bir parçası. Her yıl Ekim ayında “Trans October” adında bir etkinlik serisi düzenliyorlar; bu etkinlikler kırsal bağlamlarda transların sesini ve deneyimlerini duyurmayı amaçlıyor.
nene, dayanışmanın hayati olduğuna inanıyor:
“Ağ kurmak her şey. Hele şu anki politik bağlamda… Hayatta kalmamız, kaynakları paylaşmamız, aktivizmimizi sürdürmemiz bu sayede mümkün. Trans October gibi etkinliklerle kırsaldaki transların deneyimlerini görünür kılmaya ve mücadelemizin bireysel haklarla sınırlı olmadığını, kolektif özgürlükle ilgili olduğunu göstermeye çalışıyoruz.”
Geleceğe Dair
La Bassa Mar’ın geleceği sorulduğunda nene, karşılaştıkları zorluklara rağmen umutlu:
“Büyüyoruz ve insanlar bizi fark etmeye başladı. Daha çok kişi inzivalarımıza geliyor, İspanya ve Avrupa’daki diğer kuir gruplarla daha güçlü bağlar kuruyoruz. Bu hem yorucu hem de neşeli bir emek ama insanların burada canlandığını görmek her şeye değiyor.”
Son olarak nene, La Bassa Mar’ın vizyonunu şöyle özetliyor:
“Evet, burası bir sığınak. Ama aynı zamanda bir kıvılcım. İnsanların buraya gelip güç toplayıp sonra mücadeleye geri dönmesini istiyoruz. La Bassa Mar’ın kuir ve transların kendi kendine yeten, sürdürülebilir mekânlar kurabileceğini gösteren bir model olmasını istiyoruz—nerede olursak olalım.”
Sonuç
La Bassa Mar sadece kırsal bir inziva alanı değil; İspanya’daki kuir ve translar için direnişin, aktivizmin ve topluluğun bir sembolü. nene ve yoldaşları, trans özgürlüğü mücadelesinin sadece şehir merkezlerine sıkışmadığını kanıtlıyor. Bu, hem coğrafi hem toplumsal sınırları aşan, kolektif hareketin gücüne dayanan bir direniş. nene’nin dediği gibi:
“Buradayız, mücadele ediyoruz ve hepimizin gelişebileceği bir gelecek kuruyoruz—nerede olursak olalım.”
Trans Kolektif La Bassa Mar hakkında daha fazla bilgi için sitelerini ve sosyal medya hesaplarını ziyaret edebilirsiniz.