
KuirFest, bugün saat 19.00’da Kuğulu Park’tan başlayacak olan Feminist Gece Yürüyüşü öncesi ya da sonrası izlenebilecek 10 filmi okurlarımız için derledi.
Ben, Sen, O/Je, Tu, Il, Elle
YÖNETMEN: Chantal Akerman
Je, tu, il, elle (1976) Chantal Akerman’ın feminist sinemanın başyapıtlarından biri olarak sayılan Jeanne Dielman, 23 Quai du Commerce, 1080 Bruxelles’den (1975) bir yıl önce çektiği ilk uzun metrajı. Kendisini eve kapatıp sadece şeker ile beslenen ve öznesi belirsiz bir kişiye uzun mektuplar yazan bir kadın, belirsiz bir yolculuğa çıkar. Önce otostop çekerken kendisini arabasına alan kamyon şoförüyle, şoförü sürekli kendi hikayesini anlattığı, tek taraflı ve spontane bir ilişki yaşayan kadın, daha sonra eski kız arkadaşının yanına gider ve geceyi orada geçirir. Akerman’ın sadece yirmi dört yaşında çektiği ve kendisinin de başrolünde oynadığı film; minimalist estetiği, radikal ışık ve gölge kullanımı, zamansal ve mekânsal bütünlüğü parçalayan anlatı yapısı ve kadın bedenini oldukça ezberleri bozan bir radikallikte kullanması ile Akerman’ın klasik anlatıya meydan okuyacağı gelecek filmografisinin de işaretlerini veriyor.
Henüz Bitmedi/Not Yet Over
Yönetmen: Kornelia Kugler, Hanna Bergfors
Berlin’de hararetli bir gecede, vestiyerde çalışan üç kadın üremeyle ilgili seçimler yapma çabasındadır; onları ilgilendirense bu seçimleri yapabilmenin verdiği neoliberal özgürlük değildir. Birçok türü barındıran bu kurmaca film, feminizmin bitmemiş meselesini tepeden tırnağa incelememiz yönünde kışkırtıyor bizi. Kurumsal feministler, elitler için düzenlenen bir konferansta yeni üreme teknolojilerinin mümkün kıldığı özgürleşmeyi alkışlıyadursun, film, sahnenin ardında çalışan, üreme konusuna dair seçimlerini müzakere etmekte olan üç kadına çekiyor dikkatimizi.
Feminista
Yönetmen: Myriam Fougère
Feminista, küresel feminizmin kalbine giden feminist bir yol filmi. 2015’te Myriam Fougère Türkiye’den Portekiz’e, Balkanlar’dan İtalya ve İspanya’ya yirmi ülkeyi dolaşmak üzere bir araya gelen genç aktivistlerin karavanına katılır. Bir dayanışma nefesi olarak Feminista, günümüzde dünyada halen oldukça canlı olan en geniş, en az anlaşılmış ve en az tanınan politik kitle hareketlerinden biri olması muhtemel, yaygın bir feminist “dip dalgası” hareketine ender bir bakış sunuyor.
Rara
YÖNETMEN: Pepa San Martín
“Peki… annenle Lia milletin önünde öpüşüyor mu'” “Bazen. Çok sık değil.”
Anne ve babası ayrıldığından beri Sara ve kız kardeşi anneleriyle yaşamaktadırlar ve annelerinin yeni partneri bir kadındır. Dörtlünün günlük yaşamları, diğer ailelerde olduğundan çok daha benzerdir. Aslında Sara için hiçbir sorun yoktur. Ama herkes aynı düşünmemektedir; özellikle de babasının bazı şüpheleri vardır. 13. Doğum günü yaklaştıkça Sara epey bocaladığını fark eder: ilk aşık oluşu, vücudunun değişiyor oluşu ve her şeyden beteri ebeveynlerinin bağlılığına gölge düşüren çatışmalar… Her şey yanlış gitmektedir. “Rara”, yaşanmış bir hikayeden uyarlanmıştır.
Üç Hayat/Three Lives
Yönetmen: Kate Millett, Susan Kleckner
Tamamen kadınlardan oluşan bir ekibin çektiği ve Cinsel Politika’nın yazarının yönettiği Üç Hayat, hayatlarına, yaşadıkları anlaşmazlıklara ve karşıt yaşam tarzlarına dair açık yüreklilikle konuşan, birbirinden çok farklı üç kadınla yapılmış otobiyografik röportajları içeriyor.
Lesbiana: Paralel Bir Devrim/Lesbiana: A Parallel Revolution
YÖNETMEN: Myriam Fougère
1970’lerin feminist hareketinden paralel bir devrim doğdu. Film yapımcısı Myriam Fougère, bizleri devrimci bir kız kardeşliğin yaratılmasında kilit roller üstlenmiş olan lezbiyen yazarlar, filozoflar ve aktivistlerle tanıştıran bir yolculuğa çıkarıyor. Montreal’den Teksas’a New York üzerinden ilerleyen Fougère, kadın kadına yaşamayı seçen lezbiyenlere rastlıyor. Bu marjinal ama aynı zamanda uluslararası çaptaki hareket, arşivde bulunan çekim ve fotoğrafların yanı sıra şimdilerde çoğu yetmişlerinde, seksenlerinde olan bu cesur kadınlarla yapılmış, geçmişi anımsatıcı söyleşiler kanalıyla tekrar canlanıyor.
Kızlar Çetesi/Girlhood
YÖNETMEN: Céline Sciamma
Aile ortamından, sonu gelmek bilmeyen okul hayatından ve yaşadığı erkek egemen ortamdan bunalan Marienne, özgür ruhlu üç kızla tanıştıktan sonra yeni bir hayata başlar. Dörtlü kısa zaman içinde sınırları zorlayan sıkı bir ekip oluştururlar. Mahalle baskısının yanısıra güçlü ve havalı görünme telaşı Marienne’i tehlikeli sulara yönlendirir.
Susan Sontag’a Bakmak/Regarding Susan Sontag
YÖNETMEN: Nancy Kates
“Susan Sontag’a Bakmak”, 20. Yüzyıl’ın en etkili ve kışkırtıcı düşünürlerinden birinin hayatını mercek altına alıyor. Kariyeri boyunca tutkulu ve son derece açık sözlü biri olan Susan Sontag, neslinin en önemli edebi, politik ve feminist ikonlarındandır. Belgesel, arşiv materyalleri, arkadaşları, ailesi, meslektaşları ve sevgililerinin anlattıkları ve ayrıca Patricia Clarkson tarafından aktarılan kendi sözleriyle, Susan Sontag’ın hayatını keşfe çıkıyor. Kitaplara ilk aşık olduğu zamandan gey bardaki ilk deneyimine, ilk evliliğinden son sevgilisine… “Susan Sontag’a Bakmak”, fotoğraf, savaş, hastalık ve terörizm üzerine yaptığı çalışmalarla bugün hala yankı uyandıran büyük bir kültür eleştirmeninin hayatına ‘büyülü’ bir bakış.
Atlantida
YÖNETMEN: Ines María Barrionuevo
Arjantin, 1987. Oldukça sıcak geçen bir yazın ardından, uzun zamandır beklenen fırtına şehre yaklaşmaktadır. Sınavlara hazırlanan Lucia ve alçıdaki ayağıyla can sıkıntısından ne yapacağını bilemeyen kız kardeşi Elena evde yalnızlardır. Lucia, Elena’nın arkadaşı Ana ile Elena ise kendinden oldukça büyük Dr. Ignacio ile yeni başlangıçlara sahne olacak bir öğleden sonra geçirir. Arzularının peşinde sürüklenirken aynı zamanda henüz onlarla nasıl baş edeceklerini bilemeyen gençleri neredeyse yetişkinsiz bir dünyada tasvir eden Arjantinli yönetmen Barrionuevo, yağmur öncesi sıkıntıyı meslektaşı Lucrecia Martel kadar başarılı bir şekilde görselleştiriyor. Yönetmen, havanın yapışkanlığı ve boğuculuğunu ergenlik cinselliğinin gizemi ve yoğunluğuyla harmanlayarak sinemaya aktarıyor.
İntikamcı Lezbiyenler Ateşi de Yutarlar/ Lesbian Avengers Eat Fire Too
YÖNETMEN: Janet Baus, Su Friedrich
Heteroseksist sistemden intikamlarını almaya yeminli öfkeli lezbiyenlerin 1992’de New York’ta kurduğu grup, lezbiyenlerin kamusal alandaki görünürlüğünü artırmayı ve medyada lezbiyenlere dair üretilmiş önyargıları ve klişeleri yıkmayı hedefler. Kendilerini “lobi yapmak ya da dilekçe yazmak için fazla sabırsız” olarak tanımlayan grup üyeleri, çıplak sokak performanslarından mor balonlu protestolara, Beyaz Saray önünde ateş yutmaktan binlerce kişilik Dyke yürüyüşlerine dek pek çok eyleme imza atarlar.