KAOS GL - 24 Şubat 2007
İstanbul Valiliği İl Dernek Müdürlüğü’nün "genel ahlaka" ve "Türk toplumunun aile yapısına" uymadığı gerekçesiyle Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği’nin kapatılmasına yönelik talebi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan geri döndü.
Savcı Muzaffer Yalçın tarafından 8 Şubat 2007 tarihinde verilen kararda, örgütlenme özgürlüğünün Türkiye Cumhuriyeti’nin imza attığı uluslararası sözleşmelerce güvence altına alındığı, ahlakın toplumlar arası izafi bir kavram olduğuna ve ruh sağlığı uzmanlarınca da eşcinselliğin bir bozukluk olarak görülmediği ifadelerine yer verildi.
Lambdaistanbul'un kapatılmamasına dair İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın verdiği karar metni ise şöyle:
T.C.
BEYOĞLU C. BAŞSAVCILIĞI
BASIN BÜROSU
ESAS NO: 2006/3935
BÜRO NO: 2006/620
KARAR NO: 2007/991
DAVA AÇILMASINA YER OLMADIĞINA DAİR KARAR
DAVACI: K.H.
FESİH TALEBİNDE BULUNAN MAKAM: İstanbul İl Dernekler Müdürlüğü
FESHİ İSTENEN DERNEK: LAMBDAİSTANBUL LEZBİYEN, GEY, BİSEKSÜEL, TRAVESTİ, TRANSSEKSÜEL, KADIN ERKEKLER ARASINDAKİ DAYANIŞMA DERNEĞİ
DAVA KONUSU: Dernek Feshi
BAŞVURU TARİHİ: 18/07/2006
YAPILAN SORUŞTURMA SONUNDA;
İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğünün 18/07/2006 ve 2006/ 21884 sayılı yazı ve ekleriyle;
İstanbul’da Beyoğlu ilçesinde kurulan ve yukarıda adı belirtile derneğin adında ve tüzüğünün amaç bölümünde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 56. maddesinde yer alan “Hukuka ve ahlaka aykırı dernek kurulamaz” hükmüne aykırılık bulunduğu tespit ile derneğin feshi için dava açılması talebinde bulunulduğu;
Yapılan incelemede; Derneklerin belli bir amacı gerçekleştirmek üzere, Yasada öngörülen belirli sayıdaki gerçek veya tüzel kişilerin gönüllü olarak biraraya gelmek sureti ile bilgi ve çalışmaları sürekli olacak şekilde ve belli bir unvan altında birleştirdikleri ve tüzüğüne göre örgütlenmiş ve donatımlı bir kişiler topluluğu bulunduğu;
5253 Sayılı Dernekler Kanununda genel dilekçede belirtildiği üzere; Yasanın siyasi kriterlere ilişkin eksikliklerinin değerlendirilmesinde, katılım ortaklığı belgesi yıllık ilerleme raporları, A.İ.H.S. ve AİHM kararları, taraf olduğumuz Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmeleri ile üye olduğumuz kuruluşlar tarafından geliştirilen demokratik düzenin temeli sayıldığı ve bu hususun Anayasa ve Yasalarda, uluslararası bilgi ve sözleşmelerde Ulusal ve Uluslararası güvenceye kavuştuğu,
10/12/1948 tarihinde benimsenen BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 20. maddesinde “her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir” maddesinin bulunduğu, AİHS’nin 11. maddesinde “herkes asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak... haklarına sahiptir.” hükmü ile dernek kurma ve toplantı özgürlüğü başlığı altında bu özgürlüğün koruma altına alındığı, bunlara ek olarak Medeni ve Siyasi Hakları İlişkin Uluslararası Sözleşmenin 22/1 maddesinde “Herkesin kendi çıkarlarını korumak için sendikalar kurmak ya da bunlara girme hakkı da dahil olmak üzere başkaları ile biraraya gelmek üzere dernek kurma hakkı vardır.” hükmünün yer aldığı,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bir çok kararlarında dile getirildiği gibi A.İ.H.S’nin yaşayan ve dinamik bir belge olarak kabul edilmesi gerektiğinin açıkca belirlendiği, 1982 tarihli Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın da 2001 yılında 4079 sayılı kanunla yapılan Anayasa değişikliği ile Dernek kurma özgürlüğünü içeren 33. maddenin AİHS’nin 11. maddesine uyumlu hale getirildiği,
Gönüllü bir toplumsal kuruluş olan derneklerin, serbestçe varlık kazanma ve örgütlenme ilkeleri ile faaliyet güvencesi öğelerini kapsadığı ve dernek özgürlüğünün tüm bu öğelerin bir arada bulunması ile sağlandığı anlaşılmaktadır.
Türk Dil Kurumu sözlüğünde eşcinselliğin kendi cinsinden kişilerle cinsel ilişkide bulunan kimse olarak belirlendiği konunun bilimsel analizinde ise, Modern bilimsel kuramlardan önce cinsel işlev bozukluklarının genel olarak ahlaki bozulmanın bir sonucu olduğu düşünülürken,
Ruh sağlığı uzmanlar arasında yaygın olarak kabul gören, Amerikan psikiyatri birliği tarafından yayınlanan resmi tanı sistemi olan kısaca DSM 4 olarak adlandırılan ve ruhsal bozuklukların tanısal ve istatistiksel elkitabında “eşcinselliğin başlı başına bir bozukluk olarak ele alınmadığı” kişinin cinsel yönelimi ile ilgili sürekli ve belirgin stres yaşaması şeklinde bir alt grup olarak yer aldığı ve eşcinselliği spesifik bir tanı olarak yer vermediği,
Sözlüklerde lezbiyen kelimesinin Fransızca kökenli bir kelime olup eşcinsel olarak, Gay kelimesinin ise İngiliz kökenli bir sıfat olarak edilgin erkek eşcinsel olarak belirtildiği ve bu kelimelerin günlük hayatta ve bilimsel tartışmalarda anlamına uygun ve rahatça kullanıldığı bilinmektedir.
Ahlak kavramının irdelenmesinde ise insan topluluklarınca zamanla benimsenen fertlerin birbirleriyle aile, toplum, devlet ve bütün insanlarla ilişkilerini düzenleyen kurallar ve ilkeler ve inançlar bütünü olduğu ve iyi-kötü bağlamında olumlu kabul edilen davranışların toplamının ahlak olarak adlandırıldığı, ahlakın temel amacının toplumsal yaşamda düzeni sağlamak, bireyler arası ilişkilerin kurallara bağlı olduğu, toplumlara göre değişen izafilik (görecelilik) kavram içeren yeni TCK yapılandırılmasında “Cinsel yönelim ayrımcılığının” tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmanınn tartışıldığı bir dönemde ahlaksızlık olmak anlamına gelmediği bir gerçektir.
Öte yandan cinsel uyumsuzluk ve kişinin cinsel yönelimi ile ilgili sürekli gerilim olarak kabul edilen eşcinselliğin TCK ve özel kanunlarda suç sayılmadığı bir gerçektir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 56. maddesi uyarınca adı ve amaç bölümünde “Hukuka aykırı dernek kurulamaz” hükmünün ihlal edildiği hususunda feshi talep edilen derneğin yukarıda yapılan belirlemeler ışığında A.İ.H.S’nin 11. maddesi, Türkiye’nin taraf olarak imzaladığı ve 21 Temmuz 2003 tarihinde yayınlanan Medeni ve Siyasal Haklar sözleşmesinin 22. maddesi hükümleri de gözönüne alınarak derneğin feshi konusunda dava açılmasına gerek olmadığına kararın bir örneğinin İstanbul Valiliği İl Dernekler Müdürlüğüne tebliğine, 15. gün içinde İstanbul Nöbetçi Ağır ceza mahkemesinde itirazda muhtariyetlerine ve kararın bir örneğinin ifadesi alınan dernek kurucularına tebliğine karar verildi. 08/02/2007
MUZAFFER YALÇIN - 20840
CUMHURİYET SAVCISI