KAOS GL
Bahar Bakır
Geçen hafta Dünya Bankası'nın, projelerini gerçekleştirmesi için Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği'ne maddi destek vereceği haberi bu derneği yeniden Türkiye'nin gündemine taşıdı. Oysa Kaos GL 1994'ten beri eşcinsel haklarının korunması ve eşcinsellerin bilinçlenmesi için örgütleniyor. Bu alanda seslerini daha da duyurabilmek için bir dergileri de var. Ama çıkardıkları derginin Yaz 2006 tarihli ve Pornografi başlıklı sayısı müstehcen bulunduğu için dava açılmış, sonra poşet içinde satılması koşulu getirilmişti.
Kaos GL Genel Kurul üyeleri Umut Güner ve Ali Erol mücadelelerinde geldikleri noktayı anlattılar.
Geçen yıl Dünya Bankası'ndan aldığınız hibeyle ebeveynler için broşür hazırladınız. Bu yıl da "Gençlerin Cinsel Yönelim Ayrımcılığı Konusunda Bilgilenmeleri Projesi" için hibe aldınız. Nasıl bağlantı kuruyorsunuz Dünya Bankası'yla'
Umut Güner: Dünya Bankası her sene hibe programı kapsamında bir çağrıda bulunuyor ve gerçekleştireceğiniz projenizin yüzde 50'sine fon veriyor. Kaos GL projeleri kapsamında hibeye başvurdu. Biz 5 bin 143 dolar talep ettik, onlar da bu hibeyi verecek. Bu kadar para bile gündemi rahatsız etti ama.
Bu parayı nasıl kullanacaksınız'
Umut Güner: Proje kapsamında 60 üniversite öğrencisine iki günlük seminer vereceğiz. Ayrıca İnsan Hakları Mekanizmalarının Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transeksüel (LGBT) bireyler İçin Etkin Kullanımı projemiz de var. Ankara'da Kaos GL, Kaos GL İzmir, Lambdaistanbul, Pembe Hayat katılımcılarına insan hakları eğitimleri veriyoruz.
*"Yalçın Küçük'ün sözlerini kaale almak gereksiz"
Yalçın Küçük programında "KAOS GL'ye de kredi verdiler. Dünya Bankası başkanı sürekli Türkiye'ye geliyor. O da eşcinsel" dedi...
Ali Erol: Burada üzerinde durmaya değecek orijinal bir fikir bulunmuyor. Allah aşkına Gaffur'un "Ne ayak'" sorusundan çok mu farklı ki kaale alıp Dünya Bankası başkanının cinsel yönelimini soruyor' Küçük'ün kendinden menkul bu tespitinin ardında derin bir mana aramak anlamsız, hem kredi alan kuruluş töhmet altında bırakılıyor hem de kredi veren kurum damgalanıyor. Homofobi cephesinde yeni ne olabilir ki...
Bunun dışında herhangi yerli ya da yabancı sivil toplum kuruluşlarından fikir ya da maddi destek aldınız mı'
Umut Güner: Biz sıradan eşcinsellerdik ve söz konusu olan kendi hayatlarımızdı. Maddi-manevi her türlü destekten vazgeçtik. Çünkü göz önünde olunacağı için birçok arkadaşımız bu işten uzaklaştı. İnsan hakları kuruluşlarına bile derdimizi başlangıçta anlatamadık. Sonra heteroseksüel kadın bir öğretmen arkadaşımızın desteğiyle Eylül 1994'te ev ve işyerimizde gizlice hazırladığımız dergimizin ilk sayısını fotokopi ile çoğalttık. Yurtdışından ilk maddi desteği ise Sırbistanlı bir eşcinsel grup sayesinde Amerikalı bir lezbiyen vakfından bulabildik. Sonunda bilgisayarımız, yazıcımız ve faksımız olmuştu ve işyerlerimizde gizlice çalışmaktan kurtulmuştuk!
Siz insanların "Ben gay ya da lezbiyenim" diye ortaya çıkmalarını teşvik ediyor musunuz'
Ali Erol: Herkes ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağına kendisi karar verir. Biz elbette insanların cinsel yönelimlerinden utanmadan ifade edebilmelerini istiyoruz. "Ne suç, ne günah, ne hastalık; yaşasın eşcinsel aşk!" ana sloganlarımızdan biri. Yaşayarak öğrendik ki insan ne kadar gizlenirse pislik o kadar üzerine geliyor. Eşcinsel var oluşumuz meşrudur. Bunu tartışmayacağız.
Türkiye'de ve dünyada ünlülerin eşcinsel olduğunun ortaya çıkması eşcinsellere bakış açısını değiştiriyor mu'
Umut Güner: Ünlülerin eşcinsel olduklarını açıklamaları ve eşcinsel birey ve örgütlere destek olmaları homofobiyle mücadeleye ivme kazandırıyor. Bugün Elton John'un İngiliz toplumunun homofobiyle yüzleşmesinde etkisi büyük. Ama burada soruyu tersten sormak gerekir. Elton John'un eşcinsel olduğu bilinseydi ve o eşcinsel olduğunu gizlemeye devam etseydi, bunun nasıl bir etkisi olurdu' Gerçekten çok yıpratıcı olurdu. Örneğin "Elton John bile eşcinsel olduğunu gizliyor, sen neden söylüyorsun'" diyecek onlarca heteroseksüel anne ve babalar olacağını düşünüyorum.
"Eşcinsel ilişki teklif etmek cinayet için 'ağır tahrik' sayılıyor"
Günlük hayattaki sıkıntılarınız neler'
Umut Güner: Esasında birçok alanda var. Bugün bir lezbiyen annenin çocuğunun velayet hakkı babaya verilebiliyor. Veya gazeteci Baki Koşar davasında olduğu gibi eşcinsel ilişki teklif etmek bile "ağır tahrik" olarak değerlendirilebiliyor ve katil ceza indiriminden faydalanıyor. Türkiye'de "fuhuş yapmak" suç değil, hatta genelevler ticari işletme olarak geçiyor. Ama halen travesti ve transseksüeller "fuhuş yaptıkları" gerekçesiyle gözaltına alınabiliyor.
Ailelerimiz bizi zorla evlendirmeye çalışıyor. Ve heteroseksüel gibi davranmak zorunda kalıyoruz. Yoksa işimizden, ailemizden kovulacağımızı düşünüyoruz.
Pornografi sayınız müstehcen bulundu ve hakkında dava açıldı. Derginizde pornografik öğeler mi vardı'
Ali Erol: Bu sayı pornografiyi sorguluyordu ama pornografi propagandası yapan bir sayı olarak sunuldu. Oysa ki konuyla ilgili örnek eserler kullanmak ifade özgürlüğüne aykırı değil. Derginin yasağı kalktı. Ama poşet içinde satışa sunulması koşulu kabul edilemez.
*"Gey gençler üniversitelerde biraz soluk alabiliyor artık"
Eşcinselliğin henüz bir tabu olarak algılandığı dönemde, alanındaki ilk örgütlenmelerden birini KAOS GL gerçekleştirdi. Bu işe kalkışmaya nasıl karar verdiniz'
Ali Erol: Sorgulamaya kendi eşcinselliğimizle başladık. Kadın kadına ve erkek erkeğe yaşamak istiyor, yaşadığımız toplumun normlarıyla çatışıyorduk. Zaten 1980 sonrasında gizlenemeyen eşcinseller, travestiler ve transseksüeller fiziksel işkenceye maruz kaldılar. Böyle olunca çoğu öğrenci, memur ve işçi olan genç eşcinseller birbirlerini bulmak için bara, parka veya hamama gidiyordu. Şu an eşcinsel gençler üniversitelerde soluk alabiliyorlar artık. Kendi söz hakkımızı doğrudan kullanmak için bu girişime imza attık. "Gey camiasından bir şey olmaz" anlayışını yıkmak istedik.
Derginizi ilk yayımladığınız günlerde ne gibi tepkiler almıştınız'
Ali Erol: Biz bu dergiyi 1999'un sonuna kadar underground koşullarda yayımladık. Dergi olağanüstü bir uyarıcı oldu. Dili, sorunları tanımlayışı, cüreti, devamlılığı, inadı radikal bulundu. Ama bunun yanı sıra heteroseksüel olduğumuz bile iddia edildi! Tüm bunlar politik bir kopuşun da ifadesiydi. Biz de kendimizi en çok "bağımsız bir gey-lezbiyen örgütlenmesi" olarak tanımlamayı yeğledik. Eşcinselliğimiz sadece cinsellikten ibaret değildi. Onun için köyünden metropolüne eşcinsellerin yaşadığı her alandan deneyimlere, akademik makalelere, eşcinsel haberlerine yer verdik.
Eskiye göre toplumun eşcinsellere bakışı nasıl'
Ali Erol: 10 yılı aşan bir sürecin sonunda medya, kadın hareketleri, akademik ve sivil toplumla kurulan ilişkiler sonucunda Türkiye'de eşcinsel görünürlük ve realitenin adı konuldu. LGBT bireyler sorunlarına doğrudan sahip çıkabildiler. Bunlar az şey değil, her ne kadar emekleme hızında ilerlese de. Ama çalışma hayatı ve askerlik hâlâ LGBT'nin zorlandığı alanlar.
Kaynak: Milliyet Pazar, 25 Mart 2007