
Translarla Eşitlik Günü Etkinlik Haftası kapsamında, 20 Haziran 2025 tarihinde “Beden Otonomisi Paneli” hem çevrim içi hem de yüz yüze formatta gerçekleştirildi. Panelde transların bedensel hakları, sağlık hizmetlerine erişimi ve öz örgütlenme deneyimleri çok boyutlu biçimde ele alındı.
Panelin moderasyonunu Kaos GL İnsan Hakları Koordinatörü Defne Güzel üstlendi. Güzel, hafta boyunca gerçekleşen etkinliklere değinerek panele giriş yaptı ve transların sağlık sistemlerinde karşılaştığı yapısal sorunlara dikkat çekti. Hormon Replasman Terapisi(HRT) kısıtlamaları, dışlayıcı sağlık politikaları ve beden üzerindeki kararların transların ellerinden alınmasına dair uygulamalar panelin odak noktalarındandı.
Beren Azizi, panele çevrim içi katılarak hukuk sisteminin translar üzerindeki keyfi ve baskıcı uygulamalarına dikkat çekti. Yargıdaki keyfi uygulamalara dikkat çeken Azizi, “Bülent Ersoy yasası” olarak bilinen düzenlemelere rağmen pratikte adaletin işlemediğini vurguladı. Aile merkezli söylemlerle LGBTİ+ haklarının hedef alındığını ve LGBTİ+ların kriminalize edildiğini belirtti.
Ani Nar da çevrim içi olarak katıldığı panelde, sağlık sisteminde hala etkisini sürdüren “gerçek trans” kriterlerine dikkat çekti. Bu kriterlerin bireylerin bedenlerine dair kararlarını kendilerinin vermesini engellediğini, bunun da sürekli bir stres ve güvensizlik hali yarattığını ifade etti.
Ecmel Deniz Doğan, yüz yüze katılım sağladığı panelde, trans erkeklerin, non-binarylerin ve maskülen transların sessizleştirilme deneyimlerine odaklandı. “Dilsizleştirmek” ve “sessizleştirmek” kavramları üzerinden bedensel özerklik üzerindeki baskıyı tartışmaya açtı. Bu baskıya karşı öz örgütlenme alanlarının nasıl hayati bir ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Melis Tuna Arslan da yüz yüze panelde yer aldı ve Pembe Hayat’ın yürüttüğü HRT (Hormon Replasman Terapisi) kısıtlamalarıyla ilgili anket çalışmasının bulgularını paylaştı. Etki analizlerine dayanan veriler aracılığıyla trans+ların sağlık hizmetlerine erişimde karşılaştıkları sorunlar görünür kılındı.
Panel, transların bedenlerine dair karar alma hakkının sağlık, hukuk ve toplumsal normlar tarafından nasıl kısıtlandığını gözler önüne sererken; bu ihlallere karşı geliştirilen politik, kültürel ve örgütsel direniş yollarını da güçlendirdi.