
Türkiye’de 2025 yılının "Aile Yılı" olarak ilan edilmesinin ardından, LGBTİ+ haklarını hedef alan yeni bir kanun teklifi gündeme geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın da içinde bulunduğu siyasi yetkililer, LGBTİ+ topluluğunu "cinsiyetsizleştirme", "LGBT propagandası" ve "sapkın akımlar" gibi ifadelerle hedef almayı sürdürürken, yeni yasa değişiklikleri LGBTİ+’ların temel hak ve özgürlüklerine doğrudan müdahale içeriyor.
4. Yargı Reformu Strateji Belgesi Çerçevesinde Hazırlanan Kanun Teklifi
Söz konusu kanun teklifi, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 23 Ocak 2025’te Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi doğrultusunda şekillendirildi. 2025-2029 yıllarını kapsayan belge, "hukukun üstünlüğünü esas alan, etkin ve hızlı işleyen bir adalet sistemi" vizyonuyla sunulmuştu. Ancak, KaosGL.org’da yer alan Oğulcan Özgenç'in haberine göre; özellikle LGBTİ+ları hedef alan düzenlemeler içeriyor.
Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda LGBTİ+’ları Hedef Alan Değişiklikler
Kaos GL Derneği İnsan Hakları Programı Koordinatörü Avukat Kerem Dikmen’e göre, taslak LGBTİ+’ların hukuki tanınmasını zorlaştıran maddeler içeriyor. En dikkat çeken değişiklikler arasında Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesinde yapılması öngörülen düzenlemeler yer alıyor:
- Cinsiyet uyum süreci yaşı 21’e çıkartılacak: Mevcut düzenlemeye göre 18 yaşından itibaren mümkün olan cinsiyet uyum süreci, yeni teklifle 21 yaşına ertelenecek.
- Cinsiyet geçişi için katı sağlık raporu koşulları getirilecek: Kişilerin cinsiyet uyum sürecine başlayabilmesi için "üreme yeteneğinden sürekli yoksun olduğunu" kanıtlayan ve üçer ay arayla dört değerlendirme sonucu verilen bir sağlık kurulu raporu sunması gerekecek.
- Resmî belgelerde cinsiyet değişikliği zorlaştırılacak: Mahkemelerin cinsiyet değişikliği kararlarını vermesi, yalnızca Sağlık Bakanlığı tarafından yetkilendirilmiş hastanelerin onayına bağlı olacak.
Dikmen, bu düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi’nin daha önce iptal ettiği maddeleri geri getirdiğini ve cinsiyetin hukuki tanınmasını engellemeye yönelik bir adım olduğunu belirtiyor.
Ceza Kanunu’nda Yeni Kısıtlamalar ve Cezai Yaptırımlar
Taslak, Türk Ceza Kanunu’nda da LGBTİ+lara yönelik ciddi yaptırımlar öngörüyor:
- Cinsiyet geçiş ameliyatına cezai yaptırım: İzin almadan cinsiyet uyum ameliyatı yapan doktorlara üç ila yedi yıl hapis cezası ve yüksek miktarda adli para cezası getirilirken, ameliyatı yaptıran bireyler de bir ila üç yıl hapis cezasına çarptırılabilecek.
- Yurt dışında yapılan cinsiyet uyum ameliyatları suç sayılacak: Kendi ülkesinde cinsiyet geçiş sürecini tamamlayan transların Türkiye’de resmi tanınma süreçleri fiilen engellenmiş olacak.
- “Biyolojik cinsiyet” tanımı getirilerek LGBTİ+ görünürlüğü kriminalize edilecek: Türk Ceza Kanunu’nun 225. maddesinde değişiklik öngören taslak, "biyolojik cinsiyet" kavramını getirerek, LGBTİ+ kimliklerin kamusal alanda görünürlüğünü "hayasızca hareket" olarak nitelendiriyor.
- Aynı cinsiyetteki bireylerin evlilik veya nişan törenlerine hapis cezası: Taslak, aynı cinsiyetten bireylerin evlilik veya nişan töreni yapmaları halinde bir yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası öngörüyor.
Hukukçular ve Aktivistler: "Bu Bir Geriye Gidiş"
Kerem Dikmen’e göre, bu değişiklikler LGBTİ+ların temel insan haklarını ihlal eden, uluslararası hukuk normlarına aykırı düzenlemeler içeriyor. "Bu yasa teklifinin yasalaşması halinde, LGBTİ+lar için hukuki tanınma süreci daha da karmaşık hale gelecek ve birçok trans için cinsiyet geçiş süreci neredeyse imkânsız hâle gelecektir" diyen Dikmen, bu adımların Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte iptal ettiği düzenlemeleri geri getirdiğine dikkat çekiyor.
LGBTİ+ örgütleri ve insan hakları savunucuları, bu kanun teklifine karşı geniş çaplı bir mücadele yürüteceklerini duyururken, uluslararası kuruluşlar da Türkiye’deki LGBTİ+ haklarının geriye götürülmesine dair endişelerini dile getirmeye başladı.